Zaman
aralığı olmaksızın bahsetmek gerekir at gözlüklerimizden… Kimimizin ki fiyakalı,
kimimizin ki sade, kimimizin ki gizlidir. Fakat hepimizin sahip olduğu at
gözlüklerimiz… Kimi bunun farkındadır ve bundan gayet hoşnutturlar. Kimisi
bunun farkında bile değildir. Baktığımızda en tehlikelisi farkında olup bunun
için yapmamaktır.
Günümüz
şartlarında kendimizi ifade etmemiz diğer dönemlere göre daha özgürcedir.
Kendimizi ifade ederken dünyaya açılan pencerelerimizi düşünelim biraz… Biliriz
ki bu pencerelerle yorumlarız başımıza gelen hadiseleri, bu pencereden
anlatırız insanlara kendimizi… Bu pencere ile görüşlerimizi ifade ederiz. Hal
böyle iken pencerenin nereye ve nasıl açıldığı giriyor devreye. Bizim
pencerelerimiz nereye açılıyor? Ne şartlarda açılıyor? En önemli soru açabiliyor
muyuz? İşte açamadığımız noktada at gözlükleri giriyor devreye, dünyaya bir pencereden bakmak, açılmayan bir
pencereden…
Hayat
bize koridorlar içinde açılan koridorlardan oluşurken tek bir fikre saplanmak
onun etrafında katı düşüncelerle durmak yanlıştır. Etrafına surlar ördüğümüz
benliğimiz dışında olanları kaçırmamıza neden olur. Elbette her insan
biriciktir, kendine özgü bir düşünce dünyası oluşturmalıdır. Bunları yaparken
dominant bir tavırdan uzak durmalıdır. Uzak durmak gerekir çünkü benliğimiz ve
biricik oluşumuz dışındakileri fark etmek, onların benliklerini ve biricikliklerini
kabul etmemiz gerekir. Bu kabul çetin kabukları gerçekleri kırarak
gerçekleşecektir. Bu kabul penceremizi nasıl açacağımızı öğrenmemiz ile
gerçekleşir, bu kabul pencerenin kolunu bularak gerçekleşir. Bunları
gerçekleştirmek güçlü bir akıl, mantık ve irade istemektedir. At gözlüğümüz
bunları gerçekleştirdiğimiz vakit bizim bir parçamız olamayacaktır artık.
Dünya’nın dar bir kesitten ibaret olmadığını gördüğümüzde diğer güzellikleri
yahut çirkinlikleri eleştirme, geliştirme isteğimizde artacaktır. Bir bakıma
artık sadece ben olmaktan çıkıp biz olan şuurunu da ulaşacağız.
Şimdi
tekrar düşünelim. At gözlüğümüzü, nasıl açıldığını bildiğimiz penceremizi… Kendimiz
sorgulayalım. Etrafımızdakileri fütursuzca yargılarken biz ne kadar doğruyuz?
Biz doğru muyuz?
Elbette
doğruyuz hatta en doğru biziz çünkü sadece kendi manzaramıza bakıyoruz. “Diğer
manzaralardan bize ne?” değil mi?
Biz
eğer diğer manzaraları yok sayarsak bir bakmışız manzaramız yok olmuş. İstila
edilmişiz, bertaraf olmuşuz fakat farkında değiliz.
Manzaran
güneşe karşı olsun, ışıtsın aydınlatsın seni. Sen o manzaraya bakarken diğer
manzaralara da bak! Bakmazsan eğer güneşin solar, senin manzaranın bir manası
kalmaz. Manasızsa eğer sende yok olursun demektir. Yok olma! Her gün aç
pencereni içeri temiz hava girsin, manzaran güzelleşsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder