3 Şubat 2017 Cuma

-MODERN AT GÖZLÜKLERİMİZ- Cennet KILIÇASLAN




Zaman aralığı olmaksızın bahsetmek gerekir at gözlüklerimizden… Kimimizin ki fiyakalı, kimimizin ki sade, kimimizin ki gizlidir. Fakat hepimizin sahip olduğu at gözlüklerimiz… Kimi bunun farkındadır ve bundan gayet hoşnutturlar. Kimisi bunun farkında bile değildir. Baktığımızda en tehlikelisi farkında olup bunun için yapmamaktır.
Günümüz şartlarında kendimizi ifade etmemiz diğer dönemlere göre daha özgürcedir. Kendimizi ifade ederken dünyaya açılan pencerelerimizi düşünelim biraz… Biliriz ki bu pencerelerle yorumlarız başımıza gelen hadiseleri, bu pencereden anlatırız insanlara kendimizi… Bu pencere ile görüşlerimizi ifade ederiz. Hal böyle iken pencerenin nereye ve nasıl açıldığı giriyor devreye. Bizim pencerelerimiz nereye açılıyor? Ne şartlarda açılıyor? En önemli soru açabiliyor muyuz? İşte açamadığımız noktada at gözlükleri giriyor devreye,  dünyaya bir pencereden bakmak, açılmayan bir pencereden…
Hayat bize koridorlar içinde açılan koridorlardan oluşurken tek bir fikre saplanmak onun etrafında katı düşüncelerle durmak yanlıştır. Etrafına surlar ördüğümüz benliğimiz dışında olanları kaçırmamıza neden olur. Elbette her insan biriciktir, kendine özgü bir düşünce dünyası oluşturmalıdır. Bunları yaparken dominant bir tavırdan uzak durmalıdır. Uzak durmak gerekir çünkü benliğimiz ve biricik oluşumuz dışındakileri fark etmek, onların benliklerini ve biricikliklerini kabul etmemiz gerekir. Bu kabul çetin kabukları gerçekleri kırarak gerçekleşecektir. Bu kabul penceremizi nasıl açacağımızı öğrenmemiz ile gerçekleşir, bu kabul pencerenin kolunu bularak gerçekleşir. Bunları gerçekleştirmek güçlü bir akıl, mantık ve irade istemektedir. At gözlüğümüz bunları gerçekleştirdiğimiz vakit bizim bir parçamız olamayacaktır artık. Dünya’nın dar bir kesitten ibaret olmadığını gördüğümüzde diğer güzellikleri yahut çirkinlikleri eleştirme, geliştirme isteğimizde artacaktır. Bir bakıma artık sadece ben olmaktan çıkıp biz olan şuurunu da ulaşacağız. 
Şimdi tekrar düşünelim. At gözlüğümüzü, nasıl açıldığını bildiğimiz penceremizi… Kendimiz sorgulayalım. Etrafımızdakileri fütursuzca yargılarken biz ne kadar doğruyuz? Biz doğru muyuz?
Elbette doğruyuz hatta en doğru biziz çünkü sadece kendi manzaramıza bakıyoruz. “Diğer manzaralardan bize ne?” değil mi?
Biz eğer diğer manzaraları yok sayarsak bir bakmışız manzaramız yok olmuş. İstila edilmişiz, bertaraf olmuşuz fakat farkında değiliz.
Manzaran güneşe karşı olsun, ışıtsın aydınlatsın seni. Sen o manzaraya bakarken diğer manzaralara da bak! Bakmazsan eğer güneşin solar, senin manzaranın bir manası kalmaz. Manasızsa eğer sende yok olursun demektir. Yok olma! Her gün aç pencereni içeri temiz hava girsin, manzaran güzelleşsin.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE'DE ÇOCUK İSTİSMARI VE PEDOFİLİ-Aykız Gülşen SAKA

           Çocuk istismarı, çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye neden olan sosyal ve medikal bir problemdir. Tanım olarak; çocu...