7 Temmuz 2017 Cuma

-KAZAK TÜRKLERİ'NE YAPILAN SOYKIRIM - Fatma Betül YÜKSEL

17. ve 18. Yy başlarından itibaren Rusya'nın dünya sahnesine çıkmaya başlaması ile birlikte çevre devletler en korkunç dönemlerini yaşamaya başladı. Ruslar etrafta yaşayan gayri-Ruslar a güçlerini kabullendirmeye ve onlara karşı soykırım siyasetini gerçekleştirmeye başladılar. Kazakistan Devleti de Rusların bu korkunç soykırımına talihsiz bir şekilde maruz kalan bir Türk devleti olarak karşımıza çıkıyor. 18.yy ortalarından başlayarak Kazakistan'a kanlı ellerini uzatan Rusya 19.yy ‘ın 60.yıllarında bu kadim Türk yurdunun işgaline başladı. Kazak halkını esaret altına aldılar. Bundan sonra da Ruslar düzenli olarak Kazakları asimile etmeye ve  tarihin sayfalarından yok olup gitmesi siyasetini uygulamaya başladı. Kazakların bu duruma biraz bile karşı çıkmaları topluca ölümlerine neden olacağından Rusların bu vahşice yaptığı soykırıma sessiz kaldılar.

Neticede git gide Kazak sayısı azalmaya başladı. Rus zulmüne dayanamayan Kazakların bir bölümü komşu ülkelere göç etmeye mecbur kaldılar. Ama Kazaklar en vahşetli günlerini Rusya'da Bolşevikler ülkenin başına geçtiği zaman yaşadı. Bolşeviklerin Kazaklara karşı en ağır soykırım siyasetinin esası 1919-1920. Yıllarda koyuldu. 1.Dünya Savaşı sonrası ekonomisi baştan başa dağılan, açlığın darbelerinde boğulan Bolşevik Rusyası kendini kurtarmak için esareti altındaki gayri-Rusları yağmalaya başladı. İlk hedefleri ise Kazaklar oldu. 1919 yılının Ocak ayında önemli tedbirleri hayata geçirmeye başladılar. Kazakların yaşadıkları topraklara gelerek toplu bir şekilde onların mallarını ellerinden aldılar ve karşı koymaya tenezzül edenleri orada kurşuna dizdiler. Bu dönemde göçebe hayatı süren Kazakların ellerinden sığırlarını zorla alıkoyulup bu şekilde ölüme terk edildiler. 
Bolşevik Rusya'sının aç karnını doyurmak uğruna Kazakların elinden yaşayabilmeleri için en zaruri olan erzak mallarını ve hayvanları zorla almak siyaseti sonucunda halkın büyük bir kısmı yok edildi. Bununla alakalı araştırmacı Turar Rıskulov'ın yazdığı “Ölenlerin sayısı çok fazla rakamlarla ifade olunur.” İfadesiyle birlikte kaynaklar bu devirde tahminen 1 milyon 114 bin Kazak insanının yok edildiğini gösterir. Ve Sovyet tarihçileri ise bunun doğru olmadığını savunurlar.
Sovyet Rusya'nın kurtarılması için hiçbir günahı olmayan milyonlarca Kazak insanı ölüme göndermek ise sadece Kazak halkının değil, insanlık tarihinin en kara sayfalarından biri hesap edilebilir.

Bu soykırımın politikasının köklerinin ise Rus faşizminin, Rus vahşetinin kendisine özgü olduğunu aktarmak gerekir. Ama Ruslar Kazak halkını açlıkla yok etme politikasından vazgeçmek niyetinde değildiler. Bunu bu olaylardan 10 yıl sonra Rusya'nın Kazak halkına yaptığı yeni soykırım siyaseti kanıtladı.
Koloşekin Moskova'nın kendisinden ne talep ettiğini ve liderliğin verdiği görevin arkasında Kazaklar'ın toplu bir şekilde yok edilmesi ve bölgenin Ruslaştırma politikasının dayandırdığını çok iyi anladı. İlk olarak Kazaklar'ın az çok tanınmış aydınlarını hedef aldı. Bu aydınların bazılarını yabancı ülkelere casusluk yapmak, bazılarını sapkınlıkla ve hükümetin hayata geçirdiği siyasete uymamak gibi bahanelerle kurşuna dizdi veya Sibirya'ya gönderdi.

Kazak Halkını yok etmek politikası ve açlık metodu 1932-1933 yıllarında yeniden kendini göstermeye başladı. Bu defa da amaç Kazak halkını tamamen yok etmek, ileride Kazaklar'dan gelebilecek herhangi bir tehlikeyi başlamadan bitirmek ve büyük Rumlaştırma politikasını bu bölgede tamamlamaktır. Bu iki soykırım neticesinde tahminen Kazakistan nüfusunun %49’u (1.8-2 milyon) ölmüş ya da başka ülkelere göç etmeye mecbur kalmıştır. Bildiriler deki diğer açıklamalarda ise 1916 yılında Kazaklar'ın sayısı 6 milyon insandı ; ancak 1918-1933 yıllarında toplu şekilde öldürülmeler sonucunda 2.5-3 milyon insana kadar azaldı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE'DE ÇOCUK İSTİSMARI VE PEDOFİLİ-Aykız Gülşen SAKA

           Çocuk istismarı, çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye neden olan sosyal ve medikal bir problemdir. Tanım olarak; çocu...