Kırım-Tatar Türkleri uzun yıllar dönemin komünist
Sovyetler Birliği rejim lideri Stalin ile Nazi Almanyası arasında kalmış bir
millettir. Almanlar, 2.Dünya Savaşı sonuna kadar Kırım'da hakimiyet kurmuşlar ;
ancak savaş sonunda Sovyetlerin bölgeyi tekrar ele geçirmesi Kırım-Tatar
sürgününün de habercisi olmuştur.
1944 yılında 17 Mayıs gecesi Kırım'da yaşayan Kırım
Tatarları'nın kapıları çalınmaya başladı. Stalin Rusyasının askerleri , onlara
15 dakika içinde hazırlanarak meydanlara toplanmalarını emrediyorlardı.
Kadınlar, çocuklar, bebekler, yaşlılar,
savaşamayacak durumda olan erkeklerden
oluşan 423 bin Kırım Tatarı gecenin bir yarısı, hayvan vagonlarına istif
edilerek ‘Sovyetler Birliğine ihanet’ suçlaması ile vatanlarından Sibirya'ya
sürüldü. Oysaki aynı gece 50 bin Kırım Tatar erkeği Hitler Almanyası'na karşı
cephede savaşıyorlardı. Bu yolculukta Kırım Tatar Türkü açlıktan hayatını
kaybetti. Ölüleri ise yol kenarlarına bırakıldı. Bir çoğunluğu ise kan
zehirlenmesinden hayata gözlerini yumdu.
Yolculuk bittiğinde ise o hayvan vagonlarının
neredeyse yarısı boşalmıştı. Kırım Tatarları sürgünde 195 bin insan kaybetti. Sürgün
yerine ulaşan çoğu Kırım Tatarı ise pamuk tarlalarında köle gibi çalışmak
zorunda bırakıldı. Bu süre içinde de bir sürü insan bulaşıcı hastalık ve
yetersiz beslenme gibi sebeplerden hayatını kaybetti. Bu sırada bu sürgün
operasyonunu çok kısa sürede tamamlamayı büyük bir başarı olarak gören Sovyet
ordusu, Arabak isimli Kırım Tatar köyünü gözden kaçırdığını fark edince hemen
harekete geçtiler. Köy halkı bir gemiye dolduruldu ve bu gemi bilinçli bir şekilde
Karadeniz ortalarında batırılarak, Arabak köyü Tatar Türkleri acımasızca katledildi.
Kırım Tatar Türklerinden sonra boşa kalan Kırım Yarımadası'na ise Ukrayna,
Polonya ve Moskova'dan getirilen yüz binlerce Slav kökenli aile
yerleştirilmiştir. Dolayısıyla Kırım Türklerinden kalan mallar bölgeye yeni
yerleştirilen Slavlar tarafından yağmalanmıştır. Geçen zaman içerisinde çok gez
Kırım'a dönme umudu ve çabası hiç bitmemiş. Kırım Tatar sürgünü mağdurlarının
sesleri Sovyetler Birliği yönetimi tarafından bastırılmış olsa da halk her
zaman geri dönüş yollarını aramıştır. 1980’li yıllara yaklaşıldığında ise
Gorbaçov'un yönetime geçmesiyle sürgüne ve çeşitli baskılara maruz kalan bütün
toplulukların haklarını kısıtlayan hükümleri ardarda kaldırarak bu halklara
haklarının ve itibarlarının iade edildiğini, bütün bunların devlet garantisi altına
alındığını açıklayan dekorasyonu yayınladı.
1987 yılında Kırım Tatarları, vatana dönüşlerinin
engellenmesine karşı Kızılmeydan'da yaptıkları gösterilerle dünya gündemine
oturdu. 1989’da ise bütün engellere rağmen sürgün yerlerinden Kırım'a topluca
dönüşler başlattılar. Bu süreç sonunda 250 binin üzerinde Kırım Tatarı vatanına
dönebildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder