19 Ağustos 2017 Cumartesi

SAMİHA AYVERDİ-

"Tükenmez borcum var bu âlem halkına verdikçe daha ver daha ver diyorlar.
Sorarsan borcumu şu cihan halkına yavuzu yahşiyi sevmektir diyorlar.”





25 Kasım 1905 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Fatma Meliha Hanım, babası Yarbay İsmail Hakkı Bey’dir.
Soyu anne tarafından  Kanuni zamanında yaşamış ve Budin seferinde şehit düşmüş Gül Baba'ya, Baba tarafından Orta Asya'dan Anadolu'ya geçmiş  Ramazanoğullarına kadar uzanmaktadır.
Çocukluğu kışları Şehzadebaşı semtindeki evlerinde ve annesinin amcası olan dönemin maliye nazırı İbrahim Efendi'nin köşklerinde geçti. Eğitimine 5 yaşında iken mahalle mektebine giderek başladı. Daha sonra 1921 yılında Süleymaniye Kız Numune Mektebini bitirdi. Sonraki eğitimleri ise ilk çocukluk devrinde  olduğu gibi, resmi müesseseler dışında gerçekleşmiş, tarih, tasavvuf, felsefe ve edebiyat alanlarında hususi öğrenim görmüş, Fransızca dersleri almış, güzel sanatlarla ilgilenmiş ve keman çalmayı öğrenmiştir.
Fakat Samiha Ayverdi'nin asıl ruhi ve fikri gelişmesi Fatihte ki Kenan Dergâhının Şeyhi Kenan Rif'ai'ye intisapları (manen bağlanma, kapılma)neticesinde onun irşadlarıyla (doğru yolu gösterme) olmuştur.
Samiha Ayverdi'nin bu dergâhtaki eğitimi 18 Mart 1927 yılında gerçekleşti. Kalan bütün ömrünü bu terbiye içerisinde teşekkül eden bir anlayış çerçevesinde okumak, düşünmek ve yazmakla geçirdi.
Samiha Ayverdi, ilk eserlerini 1938 yılından itibaren vermeye başladı. İlk romanı Aşk Budur'u yayınladı. Daha sonra mecmuada yazı yazmaya başladı.
İlk yazıları Necip Fazıl Kısakürek'in çıkardığı Büyük Doğu Mecmuası'nda yayınlandı. Kubbealtı Akademisi'nin kurucu üyesidir. Ayrıca İstanbul Fatih Cemiyeti, İstanbul ve Yahya Kemal Enstitülerin de Faal üyeliklerde bulunmuştur. Türk Kadınları Kültür Derneği İstanbul şubesinin kurucu üyeliğini yapmıştır.
Ayverdi'nin devrindeki diğer yazarlardan ayrılan çok önemli bir tarafı vardır
O da özellikle ilk sekiz kitabının ana konusu olan, diğer kitaplarında da dünya görüşü ve hayat algılayışı olarak ortaya çıkan tasavvuf düşüncesidir. 
1940'larda Edebiyat Âlemi Dergisi'nde kendisiyle yapılan bir röportajda;

"Şimdi neler okuyorsunuz?" sorusuna 
"Yine Mesnevi..ve Divan-ı Kebir.. Ve her şey..''  diye cevap verir.

Ayverdi kültür hayatımıza sadece kitaplarıyla değil yaptıklarıyla da hizmet etmiştir.
Mevlana ve Yunus Emre gibi evrensel nitelikte iki insanı genç nesillerin tanıması ve anlaması yolunda ilk adımları atan kişi olmuştur.
Konya'da Şeb-i Aruz Merasimleri yani Mevlana'yı anma törenleri ilk  defa 1954 de Samiha Ayverdi'nin öncülüğünde başlatılmıştır. Yeni Doğuş Cemiyeti isimli bir derneğin kuruluşuna öncülük etmiştir.
Bu dernek halk âşıklarına ulaşarak derlemeler yapmış, kasetler hazırlatmış böylece Yunus Emre'nin şiirleri ve ilahileri yayımlanmıştır.
Pek çok tefekkür, ilim ve sanat ehli sadece eser vermekle görevlerinin bittiğine inanırlar. Fildişi kulelerinden cemiyetin içerisine inen, insanlarla muhatap olan tefekkür ehli örnekleri bizde çok azdır.
Samiha Ayverdi, bütün eserlerinin ana konusu olan meseleleri sadece yazmakla yetinmemiş bunların insana ve hayata katılması için cemiyet faaliyetlerine girmiştir. Etrafında bir topluluk oluşturmuş bu insanların yetişmeleri için gayret göstermiş, onlarla birlikte bir mektep, bir aile ocağı kurmuştur.
İşte onun annelik vasfı bu noktada ortaya çıkar. O "Samiha Anne" olarak seven, şefkat gösteren fedakâr bir insan  olmuştur. 

Niyazi Genç Osmanoğlu yazarı şu mısralarla anlatır.
“Bir anne ki muhterem anneler âleminden
Elli yıl nesilleri emzirdi kaleminden
’’.

Ayrıca kendisine pek çok da ödül verilmiştir.
1988'de "Hey Gidi Günler Hey" adlı hatıra kitabına Türkiye Yazarlar Birliği tarafından verilen "Yılın Dil Ödülü"

1990 senesinde Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu'nun verdiği "Üstün Hizmet Şükran Beratı"

1992 de Türkiye İlim ve Sanat Eserleri Sahipler Birliği tarafından verilen "Üstün Hizmet Ödülü" bunlardan bazılarıdır.

Samiha Ayverdi,1993 yılının 22 Mart'ında Fatih'te yaşadığı evinde vefat etmiştir. Kabri Merkez Efendi Kabristanı'ndadır.

ESERLERİ

Roman:
  • Aşk budur (1938)
  • Batmayan Gün  (1939)
  • Ateş Ağacı (1941)
  • Yaşayan Ölü (1942)
  • İnsan ve Şeytan (1942)
  • Son Menzil (1943)
  • Yolcu Nereye Gidiyorsun (1944)
  • Mesih Paşa İmamı (1948) 

Hikâye:
  •    Mabedde Bir Gece (1940) 

Mensur Şiir:
  •     Yusufçuk (1946)
  •      Hancı (1988)
  •      Dile Gelen Taş(1999)

Hatırat:
·         İbrahim Efendi Konağı (1964)
·         Bir Dünyadan Bir Dünyaya (1974)
·         Hatıralarla Başbaşa (1977)
·         Rahmet Kapısı (1985)
·         Hey Gidi Günler Hey
·         Küplücedeki Köşk (1989)
·         Ah Tuna Vah Tuna (1996)
·         Ne İdik Ne Olduk (1985)
·         Bağ Bozumu (1987)
·         Ratibe (2002)
·         Ezeli Dostlar (2003)
·         İki Âşinâ (2003)
 Kültür medeniyet ve tarih:
·         Boğaziçinde Tarih (1966)
·         Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (1975)
·         Türkiye’nin Ermeni Meselesi (1976)
·         Türk-Rus Münasebetleri ve Muharebeleri (1970)

Biyografi:
·         Kenan Rifai ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık (1951)
·         Edebî ve Manevî Dünyası İçinde Fatih (1953)
 Otobiyografi:
·         Dost (1980)
 Seyahat:
·         Yeryüzünde Birkaç Adım (1984)
 Portre:
·         Âbide Şahsiyetler (1976)
 Deneme:
·         İstanbul Geceleri (1952)
·         Kölelikten Efendiliğe (1978)
 Makale:
·         Milli Kültür Meseleleri ve Maarif Davamız (1976)
·         Ne İdik Ne Olduk (2002)
·         Rahmet Kapısı (1985)
 Mektup:
·         Misyonerlik Karşısında Türkiye (1969)
·         Mektuplardan Gelen Ses (1985)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE'DE ÇOCUK İSTİSMARI VE PEDOFİLİ-Aykız Gülşen SAKA

           Çocuk istismarı, çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye neden olan sosyal ve medikal bir problemdir. Tanım olarak; çocu...