3 Şubat 2017 Cuma

-GELİŞİRKEN YOK OLMAK- Kübra ŞAKŞAK

Zaman gelişirken, dünya güzelleşmeli diyor mantık uzuvlarımız ama tarih kokan bir camiinin işlemeleri bizi en muazzam hislere kaptırırken yeni bir yapıt aynı oranda donuklaştırıyor, tekdüze hisler inşa ediyor öze dokunmadan yüzeysel…  Bunu durup bir düşünmeli ve başlamalı söze;
Gelişen zamanın dönüşen insanı; ruhunu tatmin edemediği bir açlıkla saldırdığı teknoloji ile adeta bir erozyon etkisi yaratmaktadır. Geçmişin o estetiği üzerine tek düze bir sistem ile günün monotonluğunu ortaya sermektedir. Gelmemiş olan komünizmin illallah ettiren tek düzeliği, günümüzde emperyalist güçlerin kolay yönetebilme planı ile kapitalizmin hırçın rüzgarlarının desteğiyle çevremize ve benliğimize yansımıştır. Ekranlar arasında kalan dostluklar ve binalara tıkıştırılmış yaşamlar…
İnsan tacirliğinin yasalarca yasaklandığı çağda yine aynı yasalarca bedence değil ama ruhça insan istiflenmektedir, kullanılmaktadır ve yönetilmektedir. Kıyafeti, yediği, içtiği belirli algılarla popüler kültür denen dönemlik moda akımlarına göre sınıflaştırılmakta, dediğimiz gibi tek düzeleştirilmektedir. Herhangi bir markanın bardağı ile kahve içmek veya o bilindik markanın bardağı ile kahve içmek arasında fark yok iken günümüz algısı araya dağlar kadar fark sermekte hatta üstüne dışlanmışlık hissi vermektedir. Moda denen akım ile seçim şansı azalmış her sene moda olan renk desen ve şekillerde kıyafet alma zorunluluğu gibi bir algı yaratılmıştır. Kapı tokmağına bile özen gösterip şahsileştiren atalarımızın ardından bir erozyona uğramışçasına minarelerin boylarını aşan çoğu zaman kendi evimizi dahi karıştırabildiğimiz benzer beton binalar inşa edilmiştir. Gelişen teknoloji ile robotlaşan insan, akıl yüceliğini rahatlık ve konfor ile paslandırıp evleri akıllı döşeyerek herhangi bir odanın lambasını dahi kapamaya tenezzül etmemektedir. Tüm bu örnekler aslında gelişimde mi yoksa yok oluş da mı olduğumuzu elbet düşündürmektedir.
Ruhu yok sayarak teknolojiye bağışlanmış anlık hazlar ile gelişimde ve zirvede olduğu düşünülen insan tatmin edemediği duygusal açlığı ile buhrana kapılmaktadır ve günümüzde sağlıklı bir ruha sahip bireyler ne yazık ki azalmaktadır. Artan üçüncü sayfa haberleri, sinir krizleri, tükenmişlik sendromları aslında paslanmış bir insan yapısının alarm veren işaretleridir. Yaratılış gereği maneviyatı kodlanmış insanoğlu, duygu düşünce ve benlik oluşturamamak ve bu eksikliği günledik hazlar ile kapatarak fark edemediği için boşluğa düşmekte ve çareyi psikologların kapısını aşındırarak bulmaktadır. Gelişen dünyanın etkisinin herhangi bir hastanenin sıra dahi bulunamayan psikiyatr ve psikolog randevu listelerinde kanıtlayabilir duruma gelmekteyiz. [1]
Tüm bunların oluş nedenini sorgular isek; aslında bir merkezce yönetim gayesi ile bir doğal erozyon etkisi verdiği komplo teorisi olmaktan çıkarak önümüze en gerçek hali ile gelmektedir. Araç medya , en büyük silah reklam der isek, diziler filimler ahlak yozlaştıran programlar dizilmektedir aklımızda ve insanlara hiö yaşayamayacakları lüks hayatlar sunulmakta ve bir çeşit güdümleme ve hırs yüklenmektedir. Bir lamborcini’yi herhangibir reklamda göremeyiz, çünkü o fiyat pahalılığında bir arabayı alan şahış televizyon karşısında yönlendirilen değil kumanda merkezinde yöneten kişidir , o güçtür ve geri kalan ise yani orta kesim, reklamların algı yönetimlerinin esas seyircisi hükmedilmek istenilen kitle, yönlendiren ve halk değimiyle ekonomiye can verenlerdir.
Kaybolan estetik beraberinde kaybolan güven ve yanlızlaşmaları da getirmektedir. Gelişen bir zaman var ise tarih neden özlenmektedir veya ramazanlar neden her geçen senede ‘hey gidi eski ramazanlar’ tamlaması ile gelmektedir? Düşünen robot değil düşünen karar veren seçen insan, tek bir televizyon ekranına sığdırılmış dünyanın popüler kültürü değil, zengin bir kültür kaybolmamış öz ve üstüne gelmiş yenilikler, işte insanlığı ancak özü yıkmadan kurulan bir gelecek , ilerleyen bir teknoloji ,yaşanan bir gelişim hakiki refaha ulaştıracaktır aksi halde ne yönetenler ne yönetilenler sosyal bir düzeni ve huzuru sağlayamayacaktır. [2]







[1] ERGİNER Gürbüz, Küreselleşme ve Geleneksel Kültür (Bilimsl Bulguların Anlamsızlaşması), 2002

[2] ERDOĞAN İrfan, Popüler Kültür söyleşisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE'DE ÇOCUK İSTİSMARI VE PEDOFİLİ-Aykız Gülşen SAKA

           Çocuk istismarı, çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye neden olan sosyal ve medikal bir problemdir. Tanım olarak; çocu...